Selam dostlar,
Her yaz aynı senaryo: Türkiye cayır cayır yanıyor. Bu sefer sanki daha da organize, daha da geniş çaplı yangınlar söz konusu. İnsan ister istemez düşünüyor: "Artık bu işe OHAL (Olağanüstü Hal) mi ilan edilmeli?"
Yangınlar artık sadece doğa olayı değil, ulusal güvenlik meselesi haline geldi. Bazı yangınların bilinçli olarak çıkarıldığı, sabotaj ihtimali güçlendikçe, halkta da panik büyüyor. İşte tam da bu sebeple,
Yangın bölgelerinde geçici OHAL ilanı,
Askerin, jandarmanın ve özel ekiplerin daha aktif müdahalesi,
Şüpheli kişilerin anında sorgulanması ve bölgede olağanüstü önlemler alınması,
önemli hale geliyor.
Unutmayalım: Güney sınırlarımızda yangın çıkaran unsurlar içeride de harekete geçmiş olabilir.
Birçok kişi yangını görüyor ama nereye, nasıl bildireceğini bilmiyor. Bu nedenle:
Acil Yangın İhbar Hattı (ALO 177) daha aktif tanıtılmalı,
WhatsApp/Telegram gibi hızlı paylaşım hatları,
Yangın noktalarını harita üzerinden gösteren bir uygulama,
TV ve radyolarda sürekli kamu spotları,
şart oldu.
Halkın yangını anında bildirmesi, belki de binlerce ağacın kurtarılması demek.
Kesinlikle evet, dostlar.
Yangın riski en yüksek dönemlerde (özellikle Haziran-Eylül arasında):
Ormanlık alanlara giriş çıkış tamamen yasaklanmalı,
Piknik, mangal, hatta çadır kurulması dahi yasak olmalı,
İzinsiz girişe ciddi para cezaları ve hatta hapis yaptırımı uygulanmalı.
Çünkü tek bir izmarit, tek bir cam parçası, binlerce hektarlık alanı yok edebiliyor.
Yangınlar artık sadece ağaç değil, can, mal ve vatan kaybı riski.
OHAL bölgesel olarak ilan edilmeli,
Yangın duyuru sistemleri modernleştirilmeli,
Ormanlara giriş kesin olarak yasaklanmalı.
Doğayı korumak, nefesimizi korumaktır. Gelecek nesillere yanmış topraklar değil, yeşil ormanlar bırakmak için şimdi harekete geçme zamanı!
Her yaz aynı senaryo: Türkiye cayır cayır yanıyor. Bu sefer sanki daha da organize, daha da geniş çaplı yangınlar söz konusu. İnsan ister istemez düşünüyor: "Artık bu işe OHAL (Olağanüstü Hal) mi ilan edilmeli?"
OHAL Gerekli mi?
Yangınlar artık sadece doğa olayı değil, ulusal güvenlik meselesi haline geldi. Bazı yangınların bilinçli olarak çıkarıldığı, sabotaj ihtimali güçlendikçe, halkta da panik büyüyor. İşte tam da bu sebeple,



önemli hale geliyor.
Unutmayalım: Güney sınırlarımızda yangın çıkaran unsurlar içeride de harekete geçmiş olabilir.
Yangınları Nasıl Hızlı Duyuracağız?
Birçok kişi yangını görüyor ama nereye, nasıl bildireceğini bilmiyor. Bu nedenle:




şart oldu.
Halkın yangını anında bildirmesi, belki de binlerce ağacın kurtarılması demek.
Ormanlara Giriş Yasaklansın mı?
Kesinlikle evet, dostlar.
Yangın riski en yüksek dönemlerde (özellikle Haziran-Eylül arasında):



Çünkü tek bir izmarit, tek bir cam parçası, binlerce hektarlık alanı yok edebiliyor.
Sonuç:
Yangınlar artık sadece ağaç değil, can, mal ve vatan kaybı riski.



Doğayı korumak, nefesimizi korumaktır. Gelecek nesillere yanmış topraklar değil, yeşil ormanlar bırakmak için şimdi harekete geçme zamanı!